28 Nisan 2008 Pazartesi

Karakaya


Güle oynaya bir yolculuktan sonra, sabah saat tam 9'da Ankara'daydık. Arabayı dörtlüler yanık vaziyette bırakıp, koşarak Bulgaristan Büyükelçiliği'ne gittim. Güvenlik görevlisi pasaportumu getirdiğinde, bozuk Türkçesiyle "Red!" demesin mi?

Neden reddolunduğum konusunda hiçbir fikrim yok ama sonuç itibariyle bizim Vratza seyahati suya düşmüştü.

Şoku atlattıktan sonra, "Buralara kadar gelmişken Karakaya'ya gidelim" dedik ve zaman kaybetmeden yola düştük.

Karakaya boş ve çok keyifliydi. İlk gün tırmanamadan yağmur yağdı ve tek tulumla çok da sıcak olmayan bir gece geçirdik.

Ertesi gün, akşam 6 gibi Eskişehir'e yollandık ama Karakaya'yı terketmeden önce yeni bir rota tırmanma imkanım da oldu. İlkokulun karşısındaki, "Okul sektör" diyebileceğimiz blokta çıktığım rota, Karakaya genelindeki gibi oldukça yosunlu bir offwidth ile başlıyor ama tepede harika bir baca ile kulenin tepesine bağlanıyor. Bacanın iç kenarı daha kolay bir tırmanış sunsa da, dış tarafı daha uzun ve keyifli. Tradseverler için değişik ve hoş bir rota.

Ankara'da çalışıp, Karakaya'da tırmanmaya gelen diplomatik temsilci arkadaşlarımız alınmasın ama yaşadığım gereksiz deneyimden sonra rotayı içtenlikle şu şekilde adlandırdım;

APTAL BÜYÜKELÇİ

Fotoğraflar

Hiç yorum yok: