Yeni dondum. Fazla birseye istirak edemedik ama sahsen insanlardan veya yaptiklarindan ozellikle etkilenmedim, feyz almadim. Motivasyon hissedemedim. Link
Bilen bilmeyen herkesin, "en"ler ile bu kadar yakından ilgilenmesinden ise midem kalkti.
"Ego "ben" demektir", "ego olmadan olmaz", "kimilerinin egosu cok buyuk ve cirkindir, kimilerinin egosu cok kamufledir ama bilhassa bu buyuk isleri yapmak icin, egonun seni motive etmesi, istetmesi sarttir ve bunda da yanlis birsey yoktur" dedim.
Anlatamadim.
"Ben boyle cok insan gordum, tanidim, birlikte tirmandim" dedim. Anlatamadım.
"Bu benim ve senin icin de gecerlidir" dedim. Anlatamadım.
Surekli olarak, ipte kaydırılan jumarlari izlemekten, bogurerek alinip verilen nefesleri dinlemekten, zirvede acilan bayrak/flamaları görmekten sıkıldım.
Sekizbinlik duymaktan, gormekten ve bunun "en uc" ismis gibi tanimlanmasindan bunaldım.
"En uc" un gereginden bezdim.
Dagciligin bundan cok daha fazlası oldugunu anlatamadım.
Insanların hayatında dönemleri oldugunu, guclerinin, amaclarının, risk algılarının degistigini anlatamadım.
Sonra bosverdim. Gereksiz gördüm, pismanlık duydum. Çevremde ve geneldeki bu yapaylığı, sözlerimle düzeltmeye, dikkat çekmeye gerek olmadığını farkettim.
Camidan ve yapılan işlerden ne kadar soğudugumu, ilgimin ne kadar zayıfladığını hissettim.
"Kendi kendime birşeyler yapmak için dağlara gidebilirsem ne ala, gerisini konuşmak gereksiz" dedim, konuyu bağladım.
Bilen bilmeyen herkesin, "en"ler ile bu kadar yakından ilgilenmesinden ise midem kalkti.
"Ego "ben" demektir", "ego olmadan olmaz", "kimilerinin egosu cok buyuk ve cirkindir, kimilerinin egosu cok kamufledir ama bilhassa bu buyuk isleri yapmak icin, egonun seni motive etmesi, istetmesi sarttir ve bunda da yanlis birsey yoktur" dedim.
Anlatamadim.
"Ben boyle cok insan gordum, tanidim, birlikte tirmandim" dedim. Anlatamadım.
"Bu benim ve senin icin de gecerlidir" dedim. Anlatamadım.
Surekli olarak, ipte kaydırılan jumarlari izlemekten, bogurerek alinip verilen nefesleri dinlemekten, zirvede acilan bayrak/flamaları görmekten sıkıldım.
Sekizbinlik duymaktan, gormekten ve bunun "en uc" ismis gibi tanimlanmasindan bunaldım.
"En uc" un gereginden bezdim.
Dagciligin bundan cok daha fazlası oldugunu anlatamadım.
Insanların hayatında dönemleri oldugunu, guclerinin, amaclarının, risk algılarının degistigini anlatamadım.
Sonra bosverdim. Gereksiz gördüm, pismanlık duydum. Çevremde ve geneldeki bu yapaylığı, sözlerimle düzeltmeye, dikkat çekmeye gerek olmadığını farkettim.
Camidan ve yapılan işlerden ne kadar soğudugumu, ilgimin ne kadar zayıfladığını hissettim.
"Kendi kendime birşeyler yapmak için dağlara gidebilirsem ne ala, gerisini konuşmak gereksiz" dedim, konuyu bağladım.