Bu sabah Hisarcık’a doğru yola çıktık. Amacımız, birkaç ay
önce çok yüksek debili su hareketi/ altında kalan Hisarcık Kanyonu’nu görmek,
yeni aldığım malzemelere bir siftah deyip drytooling yapmak ve 22 Şubat 2014’te geçirdiğim ama hayatta kaldığım ölümcül kaza mekanını tekrar görmekti.
Bir de dün doktorum Prof.Dr. Sinan Karaoğlu’nu ziyaret etmiş
ve içimi kemiren o can sıkıcı endişeden kurtulmuştum. 27 Mart 2013’te olduğum ön çarpraz bağ ameliyatı üzerinden henüz bir yıl geçmeden yaşadığım üstteki
kaza yüzünden dizime tekrar bir şey olup olmadığını merak ediyordum. Bilhassa
bu yıl antrenman hiç yapamadığım için sol bacağım çok zayıftı ve merdiven inip
çıkarken bile ağrı veriyordu. Güzel haber dizimde kopma falan yoktu, bağ gayet sağlamdı
ve son 1,5 aydır antrenman yaptığım için bacağım güçlenmekteydi. Anlatmam zor
ama bu son kazayı atlatabilmiş biri olarak bile dizimin sağlam olduğunu duymak
büyük mutluluk verdi bana.
Ancak arabada ilerlerken, son birkaç yıldır olduğu gibi
tırmanmak için hiç motivasyonum olmadığını fark ettim. Canım istemiyordu. Hoş
son 4-5 yıldır durum böyleydi ama…
Arabayı parkettik ve top rope denemekten vazgeçtik, sadece
yürüyüş yapacaktık.
Hisarcık kanyon tabanı, delicesine gelen suyun gücüyle büyük
etki altında kalmıştı. Ağaçlar kökünden sökülmüş, kırılmış, yatmış, derenin
kimi yerleri süpürülmüşken, kimi yerlerine taş ve kum yığılmıştı.
Rotalar ve kayaları, yüksekte olduğu için etkilenmemişti.
Bu haberi ilk aldığımda – ki zaten kazamdan sonraydı, kendimle meşguldüm- bunların, doğal etkiler olduğunu söylemiş, o kanyonu kanyon
yapan olayların da, sel, deprem benzeri doğal olaylar olduğu üzerine basmıştım.
Yani bugün tırmandığımız o kayalar bile böyle olaylar sayesinde ve sonucunda oluşuyor.
Elbette ki buna sebep olan “insan etkilerinin” ve insani sebeplerin de
fevkalade farkındaydım. Su-Meru’nun bu konuyla ilgili değerli görüş, tespit vedeğerlendirmelerine bakabilirsiniz.
Hisarcık Vadisi'ne 10 aylık bir aradan sonra ilk kez gittim.
Doğa, insanların pisliğini her zaman olduğu gibi insanların
üzerine kusuyor, bundan kaçış yok, yaşanabilecek başka gezegen de yok.
2 yorum:
Güzel haber. Tekrar büyük geçmişler olsun.
Son yıllarda çok da içimden gelmiyor diyorsun ya, acaba neden öyle? Artık başka heyecanlar mı istiyorsun, yoksa yaşadıklarını zenginleştirecek sosyal şartlar mı seni uzaklaştırıyor. Ya da şöyle sorayım; sen mi uzaklaşıyorsun, yoksa seni uzaklaştırıyorlar mı?
Pek çok sevgiler,
Ali
Merhaba Ali,
Aslında pekçok şeyin birleşimi gibi ancak temelde "yalnızlık" ve motivasyonu destekleyip, yükseltememe gibi görünüyor.
Tırmanışı benim seviyemde veya benden ileride olan, izlerken ilham alacağım, motive olacağım, "gaza geleceğim" "en az bir" arkadaşım yok maalesef yakın çevremde.
Tırmanışı hiçbir zaman bırakmak istemiyorum, asla ayrı kalamam, kalmam. Ancak bu bahsettigim etkilerle desteklenen durum, beni "camiadan" da bir miktar sogutuyor.
Bosa ziyan etmeden, iyi kullanmam gereken zamanım, esimle ve/veya yalnız yapabildigim baska bazı aktivitelere kayıyor.
Sevgiler benden!
N.
Yorum Gönder