19 Aralık 2014 Cuma

KELEPİR BEŞBİNLİK, GİTMEYENİ DÖVÜYORLAR!







1999 yilinda bir dergiye yazdığım yazı.



KELEPİR BEŞBİNLİK, GİTMEYENİ DÖVÜYORLAR!

DEMAVEND


            Tabiki kimse gitmek, tırmanmak zorunda değil ama...

            Eğer “Ben dağcılıkla uğraşıyorum, yüksek irtifaya ilgim var, yeni bir ülke de görmek isterim” diyorsanız işte Demavend bütün haşmetiyle orada!

            Günümüz şartlarında Orta Anadolu civarından ya da daha batısından kalkıp Ağrı tırmanışı için Doğubeyazıt’a kadar gelip, dönecek parayı toplama başarısını gösterebilmişseniz eğer, gümrükteki 50 USD’lik haracı da hallettikten sonra (ki faaliyetin maliyetini düşünürseniz gerçekten büyük para) sınırı geçip, bir otobüsle Tahran’a kadar ulaşabilirsiniz.

            Yıllar boyu beş bin metre ve üstü bizim jenerasyonumuz için hep bir fenomen ve merak unsuru olarak kalmıştı. Güzelim Ağrı Dağı’na tırmanışın serbestçe yapıldığı dönemlerde bizler ya misket oynuyor ya da en fazla izcilik yapıyorduk.

            Sonra Anadolu’da yıllarca tırmandık. Rotaları tekrar ettik, yenilerini açtık, denedik, gittik, geldik. Ağrı’yı göremedik bile bu arada. Sonunda merakımız ağır bastı her zamanki  gibi ve içimizden birileri toplanıp düştü yollara. Sonra başkaları ve diğerleri. Hep daha da kolaylaştı ve ucuzladı gitmek. Tabii çok insan gitti bu arada. Bu işe gönül verenler, kendini adayanlar, merak edenler, macera arayanlar, etiket olsun diye gidenler ve yalancılar olarak gruplayabiliriz bu insanları.

“Ben keşfetmek istiyorum” diyene sözümüz yok ama isteyene her türlü bilgi var artık ortamda. Nasıl gidilir, kaça mal olur, nelere dikkat etmek gerekir, nerede kalınır, gerekirse kimlerle temas edilir, İran’daki diğer tırmanış alternatifleri (ooof, of) nelerdir gibi her türlü soruya cevabı artık Türkçe olarak, rahatlıkla ulaşabileceğiniz insanlardan almanız mümkün.

Ben, 1999 kışında tırmandığımız klasik rota için konuşacağım.

NE ZAMAN?

Demavend’in klasik rotası yazın yüzlerce hatta binlerce insanı ağırlıyor. Kışın ise aksine oldukça tenha. 5671 m.’lik bir dağ, her ne kadar Ağrı’dan biraz daha güneyde kalsa da inanın bana kışın fazlasıyla soğuk bir dağ ve uygun havayı yakalamak çok önemli. Beş Bin Kış karakteristiklerini elinden geldiğince sergiliyor Demavend. Mevsiminizi iyi seçin.

ULAŞIM VE MALİYET?

Bu iş için  çeşitli ağızlardan çeşitli maliyetler duyabilirsiniz. Ankara civarı bir noktadan çıkıp karayoluyla gittiğinizde “Çok Sefil Tarife” çıkış harcı da dahil 150 USD’ye halledilebilir. Tahran’da iki üç kalıp, birkaç parça ufak tefek hediye alırsanız, üstüne bir de ara sıra araba kiralarsanız 200-250 USD’ye rahat bir faaliyet yapabilirsiniz. “Alles Inklusiv” hesabı.

Doğubeyazıt Gürbulak Sınır Kapısı’nı geçtikten sonra Bazergan isimli sınır ticareti üzerine kurulmuş yerleşim birimine gitmek üzere dolmuşvari arabalara binilir. Doğubeyazıt’ta para bozdurmanıza gerek yok, bu araçlarda TL geçiyor. 100-150 bin lira işinizi görür.

Bazergan’da telefon, faks, fotokopi vs. her şeyi bulabilir, para bozdurabilirsiniz. Buradan tutacağınız bir araba ile Maku (Makol) isimli kasabaya geçebilirsiniz. Bazergan’da size Tahran’a kadar araba kiralamayı teklif edebilirler ve siz mali şokun etkisiyle pek anlayamadan kabul edebilirsiniz. Eğer böyle bir niyetiniz varsa bile teklifin altı hatta yedide birinden pazarlığa başlayın.

Maku’dan Tahran’a otobüsler var. Biz o zaman kazıksız tarifeden 1350 Tümen(İran Riyali) ödemiştik ve 650 bin TL’ye karşılık geliyordu. Oniki, onüç saatlik yol için iyi fiyat sanırım.

Tahran’a ulaşınca Demavand’e gitmek için çeşitli alternatifler var. Araba kiralayabilirsiniz, ya da Tahran’ın çeşitli bölgelerindeki terminallerden kalkan otobüslerle gidebilirsiniz. Bütün otobüsler sizi Polomun yol ayrımında bırakacaktır. Buradan yukarı, Rene Köyü’ne giden ucube dolmuşlara binebilir(en ucuzu) ya da yine araç tutabilirsiniz.

Rene Köyü’nde İran Dağcılık Federasyonu’nun bir binası var. Konaklamaya duruma göre ücretli ya da ücretsiz -abiye bağlı olarak- müsait. Aracı da yine aynı abiye bağlı olarak kazıklı ya da kazıksız kiralayabilirsiniz.

TEKNİK?

Klasik rota çok basit haliyle sadece bir zirve yürüyüşü. Bizimki de bir kış tırmanışıydı ve biz kazma ya da krampon kullanmadık. Tabii ki batonlar çok iyiydi ve bence son derece faydalı. Başa çıkmanız gereken en önemli iki unsur yükseklik etkisi ve hava şartları. Doğal olarak hava siz daha ne olduğunu anlayamadan patlayabiliyor. Buna hazırlıklı olabilmek çok önemli.


ROTA?

Rene Köyü’nden sonra bir araç tutmakta fayda var. Bu araç sizi zahmetli ve gereksiz bir yolculuktan kurtarıp, 3000 m. civarlarındaki Gusvansera Mescidi’ne ulaştırır. Burada konaklama imkanı var. Mescidin arkasından başlayan sırt, 4200 m. deki Penemgah isimli ikinci sığınağa kadar gidiyor. Yüklü olarak yedi ila on saat arası sürebilir. Her ne kadar rüzgarın süpürdüğü bölümlerde görünen çöpler ve kayalar üzerindeki Farsça yazılardan yolunuzu bulabilseniz de, yanına gidinceye kadar Penemgah’ı görebilmeniz imkansız. Bu nedenle özellikle bu etap için havayı tutturmaya bakın ya da bir bivak yeri bulun!

Penemgah’ta, üzerinde yatmanız için ranzalar var. Bu silindirik yapı üzerindeki metal kaplamadan dolayı rüzgarda biraz gürültülü, kalabalık değilse soğuk ve güvenli.

Bu sığınağın arkasında da bir sırt hattı var. Yarım ay şeklinde kendini belli eden sırt beş bin metrenin üzerine kadar çıkıyor. Sonrası sizi götürür zaten. Bu noktadan sonraki dışbükey yer çizgisi zirveyi biraz gizliyor ama nerede olduğunu kestirmek çok zor değil. Bu etap için verilen ortalamalar sekiz saat civarı.


NELERE DİKKAT ETMELİ?

! Bu sizin bileceğiniz iş ancak bu rota için çadıra  veya kazma , krampon dışında teknik malzemeye ihtiyaç yok. Tabii ki  bivak olmazsa olmaz malzeme.

! Bayanlar başörtüsü ve etek ya da uzun bir ceketi mutlaka bulundursunlar. Tahran’da halkın büyük çoğunluğu artık değişim istiyor olsa da sınır bölgesi hala çok muhafazakar.

!USD götürün. Diğer paraları bozduramayabilirsiniz bile. “Şeytan Amerika”nın parası İran’ın her yerinde revaçta.

! Sınırdan adam başı 1000 USD üzeri döviz girişi yasak. Bunu nasıl kontrol ettiklerini anlamış değilim ama siz yine de (o kadar para götürürseniz) zulanızı iyi yapın.

! Bazergan’la Tahran arasında döviz kurları açısından fark var. Adam başı 20’şer dolar bozdurursanız Tahran’a kadar size rahatlıkla yeter. Öyle ki yüz doların iki bölge arasındaki farkı size Tahran’da bir gece konaklama ve bir akşam yemeği ısmarlayabilir.

! Bazergan’daki sansarlara çok dikkat edin. Yüz dolar bozdurunca bırakın parayı saymayı, sokacak yer bulamıyorsunuz. Elinize tomar halinde tutuşturulan para da eksik çıkabiliyor tabii. Bunun için en iyisi sokakta değil bu işi yapan bürolarda para bozdurmak.

! Normalde sınırdan kaset, CD falan sokmak yasak, söylemedi demeyin.

! Otobüslerde genellikle üç, dört tane cam bardak oluyor ve bütün otobüse çay servisi bu bardaklarla yapılıyor, haberiniz olsun.

! Tahran çok büyük bir metropol, İran insanı sıcak ve Türkleri seviyorlar. Ancak siz yine de kendinize çok dikkat edin. İran’ın sahte ve çalıntı pasaport konusundaki uzmanlığını da aklınızda bulundurun. 

! İran’ın göbeğindeki bir meydanda size kadın bile satmaya çalışabilirler, çok dikkat edin. Pek ortalarda görünmeseler de Devrim Muhafızları hala oradalar.

! Sokaklardaki büfelerde sigara gibi eski-yeni kitap ve dergi satıldığını görünce dumurlanmayın. Yabancı dillerden  Farsça’ya çevrilen eser sayısı, Türkçe’ye çevrilenlerden çok fazla.

! Dondurmacının ya da manavın İngilizce’ye hakimiyetini gördüğünüzde ise hiç şaşırmayın. İngilizce bilenlerin oranı bizim metropollerimizden daha yüksek. Zaten İngilizce’den önce Türkçe konuşmayı deneyin. Azeri sayısı oldukça fazla ve Türkçe şaşırtıcı derecede işe yarıyor.

! Şah zamanından kalma kocaman otobanlar geziyor İran’ı. Trafik çoğu kez korkunç ve bu konuda yapabileceğiniz çok fazla şey yok. Yol boyu polis kontrol noktaları var ve polis kimseyi durdurmuyor. Otobüsler kendiliğinden bu ceplere giriyor ve rutin kontroller yapılıyor. Eğer araçta turist varsa, hemen bagajlar açılıyor, biri otobüsün üzerine çıkıyor, siz indiriliyorsunuz ve içeride bıraktığınız fotoğraf çantalarınız bile karıştırılıyor. Sizi binaya götürüp pasaportlarınızı kurcalamak, çantalarınızı boşaltmak falan istiyorlar ama Türk olduğunuzu, ve yanınızda bayan varsa teyze kızı olduğunu falan sıralıyorsunuz. Sonunda da sihirli sözcüğü söylüyorsunuz: “Kuhneverdi!”

Kuhneverdi Farsça’da dağcı demekmiş. Dağlar ve dağcılık İran’da neredeyse kutsal sayıldığı için yırtıyorsunuz. Bu yüzden adamlar dağların binlerce metre yükseklerine mescidler yapmışlar ve bir ibadet sayarak dağa gidiyorlar. Tahran’ın hemen bitişiğindeki Touchal (3900~) Bölgesi’ne gittiğimizdeki manzara çok imrendiriciydi. Bir tatil gününde, kadın, erkek, yaşlı, genç yüzlerce insan(sadece bizim görebildiklerimiz) dağa gelmişti. Evet piknik yapanlar da vardı ama çoğunluğu ellerinde baton, kazma, sopa dağ bayır yürüyorlardı. Bir ülkede dağ kültürü denen şey bu sanırım. Dağcılık çok farklı, dağ kültürü çok farklı.

! Eğer Tahran’da bir dostunuz yoksa konaklamak için en iyi alternatif pansiyonlar. Tahran’da bu pansiyonların çoğunluğunun toplandığı bir bölge var ve taksiciler sizi götürebilir. “Hotel” falan yazsa da  küçük ve hesaplı yerler.

! Tahran’daki çeşitli mağazalardan eski model ama çok kullanışlı ve hesaplı malzeme bulma imkanınız da var. Yabancı ya da İran malı, sıfır ya da ikinci el pek çok şey var. Bir zamanlar buradaki bir mağazada 110 DM’ye satılan İran üretimi kaya ayakkabılarının,  oradaki perakende satış fiyatının 9 USD olduğunu biliyorum.

! Mutfak bizimkinden çok farklı değil. Menüler benzeşiyor ancak yemekleri biraz yağlı yapıyorlar. Siz yemeği sipariş edince çorba, salata, içecek beleşten geliyor önünüze. Birde yasemin pirincinden yapılmış koca bir kayık tabak dolusu pilav. (Birde üzerine konulan  bir kepçe tereyağı olmasa!)

İYİ YOLCULUKLAR VE BOL ŞANS!


Hiç yorum yok: