PARMAKKAYA GUNEY
13 EYLUL 1998
Pazar
Pazar
Saat 02:30. Gece boyu belime batan kaya yuzunden nihayet uyaniyorum. Tulumu tekmeleyerek icinden cikip, kendimi cadirdan disari atiyorum. Terliyim, halsizim ve Aksampinari'nin gece boyu esen serin ruzgari beni cadira kovaliyor. Agir bir grip geciriyorum, hicbir hazirlik donemi gecirmedim ve simdi buradayim. "Acaba yapabilecek miyim?" diye kendime soruyorum. Icimdeki ses herzaman yapabilecegimi soylerdi. Umarim bu sefer de oyle olur. Bu dusuncelerle bir saatten fazla geciyor ve ben tekrar kendimi uykuya teslim ediyorum.
Sabah 05:00'te kalkmayi planlamistik. Isi Yildirim'a birakinca saat 05:30
oluyor tabii. Iyi hissediyorum, keyifle kalkip cadirlari
tekmeleyerek uyandiriyorum herkesi. Sonra tekrar tulumun sicakligina
birakiyorum kendimi miskince. Tekrar uyandigimda sular kaynatilmis,
kahvalti hazir.
Toparlanip yola cikiyoruz. Yildirim, Ibo, Nurhan, Ali ve Hilmi. Ali ve Hilmi
malzemenin tamamini tasiyorlar. Biz ise sadece elimizde batonlarla
sabahin en yumusak isiklarinin yalamaya basladigi kuleye dogru
kosuyoruz. Ali, Hilmi ve Nurhan gelene dek rotayi incelemek ve usumek
icin epey zaman buluyoruz. Onlar gelir gelmez de hazirlaniyoruz. Haydi
rastgele. 09:00.
Ibo basliyor. Ilk istasyon olan kucuk kovuga tirmanirken biraz
stresli oldugunu hissediyoruz. Bu onun boyle bir rotada ilk lider gidisi
ancak performansiyla ekibi yukariya tasiyacagini daha sonra gorecegiz.
Ibo beni yukari almaya hazirlanirken Yildirim'la, Ibo'yu yatistirmayi ve
yureklendirmeyi kararlastiriyoruz. Cunku ilk ip boyunu gecmesi cok uzun
surdu. Bizim aramizda kayada genellikle ben lider gittigim icin bu
istasyondan sonra lead'e baslayip meshur VI+'lik bolume kadar olan 75
m.'yi cok hizli (!?..) bir sekilde tirmanmak uzere zeminden ayriliyorum.
Burada bizi tirmanis boyu yavaslatacak bir problemle karsilasiyoruz.
Ikiz ip getirdik ve liderin asagidaki iki kisiyi ayri iplerle almasini
planlamistik. Ancak ilerlemek cok zor oluyor. Rota saga dogru kayiyor ve
iplerin birbiri uzerine burulmasini onlemek neredeyse imkansiz. Ara
emniyetlerden gecmek falan cok sorun oluyor.
Ilk istasyona bu probleme ragmen suratli tirmaniyorum ve kendimi baska
alternatif olmadigindan, yanlis cakilmis, yamuk yumuk duran yumusak
lama sikkeden emniyete alip rahatca kemere oturuyorum. Cok kotu burnum
akiyo.
Yildirim bu ilk 25 m.'deki birkac malzemeyi toplayip gelir gelmez lead'e
basliyorum. Once saga dogru 10 m. V+'lik bir yan gecis, sonra V'lik bir catlak.
Bunlari dengeyle hallediyorum. Ama catlagin son kismindan sag
yukariya dogru iki metre daha gecemiyorum. Kayadan uzak gecirdigim bu
son birkac ay beni tam anlamiyla dagitmis. Zaten spor tirmanici falan
degiliz de, bir de ustune su grip mahvetti beni. Beynimde bir problem
var. Vucudumu goruyor ve "Yapma!" diyor sanki. Iki metre daha hamle
yapamiyorum. Kendimle, beynimle, kayayla cebelleserek burada fazla
comertce vakit harciyorum. Ibo ve Yildo'da ne oldugunu bir turlu
anlamiyor ama sessizce bekliyorlar.
Burnumdaki sumukleri cekerek tutamiyorum artik. Agzima kadar
akmalarina izin veriyorum. Gripten gozlerim yasariyor, kol ve bacaklarim
titriyor. Salak salak, kedi gibi yapismis vaziyette kayada beklerken
donmem gerektigine karar veriyorum. Bu kucuk kirectasi kule beni bekler.
Ipi sabitleyip indigimde, Ibo hazirlanmisti ve yuzunde kararli bir ifade
vardi. Yildo ise cok formdaydi ve aynali gozluklerinin altindan pis
pis siritiyordu. Tirmanmak icin beni kandirabilecegini biliyordu. Ona
kanmam cok kolaydi. Cunku daha once dalmis, trans halinde tirmanirken,
belimden sarilip beni asagi indirdigi cok zaman olmustu ve hep hakliydi.
- Ben gidiyom olm, siz devam edin.
- Nereye len?
- Xerim ya! Boyle tirmanis mi olur? Debelenip duruyorum, sonra gelirim ben.
- Valla olm ben seni iyi bilirim. Cok istiyosan in ama biliyorum ki sen rahatça gelebilirsin.
- Nereye len?
- Xerim ya! Boyle tirmanis mi olur? Debelenip duruyorum, sonra gelirim ben.
- Valla olm ben seni iyi bilirim. Cok istiyosan in ama biliyorum ki sen rahatça gelebilirsin.
- .....
Ayni aptal sikkeye sabitlenip, kendimi yercekimine biraktim. Asagida uc kisi yatmis, bos gozlerle gulup, sarkilar soyluyorlardi. Gunes sicacikti ve icimdeki hayvan hala beni yukariya guduluyordu. Arkadaslarim bu kadar antrenmanli ve
formdayken sanirim her sartta peslerine takilip gidebilirdim.Ayni aptal sikkeye sabitlenip, kendimi yercekimine biraktim. Asagida uc kisi yatmis, bos gozlerle gulup, sarkilar soyluyorlardi. Gunes sicacikti ve icimdeki hayvan hala beni yukariya guduluyordu. Arkadaslarim bu kadar antrenmanli ve
Boylece burada piknikvari, uzun bir zaman gecirdik. Gunun ilerleyen
saatlerinde cok arayacagimiz bu degerli dakikalarin sonunda Ibo
lead'i devraldi. Gecemedigim yere sacma bi sikke atip suratle gecti.
Catlagin kalanini tirmanip, duvardaki goz resminin biraz ustundeki hazir
sikkelere istasyon kurdu. Bu 30 metreyi Yildirim ortada gecti, ben
malzemeyi topladim. En azindan artcilik yapabilirdim cunku Yildirim'i
kilit bolum olan son ip boyuna sakliyorduk.
Buradaki aski istasyondan sonra yine Ibo devam ediyor. VI ve IV derecelik
bolumleri basariyla gecip, omuza ulasiyor. Burada baba emniyetli
bir istasyon var. Once Yildirim sonra ben sete ulasiyoruz. Getirdigimiz
alti yedi cikolatadan ucunu yiyip, portakal suyu iciyoruz. Vakit hayli
ilerledi. Avci Beli'nin arkasindaki kara bulutlar son uc saattir
oradalar ve umarim orada kalmaya da devam ederler. Dun fena yagmur yagdi
ve bugun de yagarsa hic iyi olmaz cunku istasyonda beklerken bile soguk
ve ruzgar dudaklarimizi morartmaya yetiyor zaten.
Yildirim malzemeyi kusanip kilit bolume kadar gidiyor. Arkasindan Ibo ve
fazla malzemeyi ve tek cantamizi birakarak ben. Simdi yaklasik 85.
metredeyiz ve zirveye cok yakiniz. Bu IV+'lik 5 metreyi Yildirim
dusmeden gececek ve zirveye ulasacagiz.
Yildirim'in emniyetini yine ben aliyorum. Ibo 1 metre altimda. Vakit hayli
ilerledi ve ruzgar cok soguk esiyor. Yildo ilk birkac hamlesini bir balet edasiyla
yapiyor. Balkonun altinda ve bu en zor yerdeki sikkeye
tirnaklarinin ucunda ulasip expresi takiyor. Sonra bir stoper ve gozden
kayboluyor. Artik onu goremiyoruz ama oflayip puflamalarini duyuyoruz.
Ara sira asagidakilere sesleniyor. "Fotograf cekin ha!" Kah "Ip ver!"
kah "Siki al oturacagim!" diye diye bir saatten fazla geciyor ve nihayet
yukariya istasyonu kuruyor. Saat 18:00'i gecmis durumda ve biz
karanliga kalmayi ellerimizle garantiledik. Fener mener hak getire
tabii.. Simdi benim tirmanmam gerekiyor ancak boylesine ters biryerde,
bu halimle, birbirine burulmus ikiz ipte maymunluk yapamayacagimi
biliyorum. Bu pozisyonda lider ya da artci kadar bile hareket imkanina
sahip degilim. Dusunerek ya da tirmanmaya ugrasarak daha fazla vakit
harcamak istemiyor ve kurtarma vs. n'olur n'olmaz diye yanimizda
getirdigimiz iki jumara sariliyorum. Su anda buyuk balkonun tam
uzerindeyim ve kendimi taktigim ilk jumar olan gogus jumarina
biraktigimda ip esniyor ve ben balkonun altina kadar sarkiyorum. Altimda
100 m.lik bir bosluki gunbatimi, serin ruzgar ve ben ip eksen olmak
uzere yavas yavas donuyorum. Vaktim olsa bu halde saatlerce oturmak
isterdim ama vakit yok ve ikinci jumari takana kadar gecen zamanin
tadini cikariyorum. Daha sonra kosarcasina Yildo'nun yanina cikiyorum.
Ben ipten cikar cikmaz Ibo tirmanmaya basliyor. Zaman cok dar ve ben
deftere ulasmak icin II derecelik son 10 metreyi free tirmaniyorum.
Tepedeki bir plastik kutunun icindeki notlara ulastigimda guluyorum. Bu
trimanisin en sorunlu adamiydim ve asil yuku arkadaslarim cektiler ama
zirveye ilk ben ulastim. Ironik.. Baktim hala asagida cebellesiyolar.
Kucuk bir kagida isimlerimizi yazdim. Bu arada Ibo ve Yildo'da geldi ve
imzalayip biraktik. Herhangi
bir kutlama yapacak zaman yoktu. Hava kararmak uzereydi ve
fenerimizin bile olmayisi hepimizi geriyordu. Istasyona kadar downclimb
indik.
Burada once Yildirim, ardindan Ibo iniyor. Ben inerken artik hava tamamen
Burada once Yildirim, ardindan Ibo iniyor. Ben inerken artik hava tamamen
kararmis durumda. Omuza ulastigimda ipi cekiyoruz. Ip buyuk bir
hiriltiyla asagi kayiyor ama bir kismi omzun diger tarafina sikisiyor.
Kor karanlikta birkac metre tirmanip ipi kurtariyorum.
Yine onden Yildo sallaniyor. Inis istasyonlarini bulmak bu
karanlikta imkansiz. Cang, cung cekic sesleri.. Yildirim buldugu bir
sikkenin yanina bir tane daha cakiyor ve Ibo iniyor.Ardindan ben inerken
Ibo "Nuri, Yildirim'in yanina gec"
diyor. "Olm Yildirim nerde? Goremiyorum ki.." dedigimde asagida Ali
ve Hilmi epey guluyorlar. Hakkaten gulunecek haldeyiz. 120 m.lik bu
kule -elimize saglik!?- bizi karanliga birakti. Artik topraga 20 metre
var. Ibo kayip iniyor, sonra da Yildirim. Bense uc bes dakika
perlonlarla ugrasiyor, sokemeyince birakip iniyorum. 20:25.
Ben ipleri toplarken arkadaslarim cantalari dolduruyorlar. Yarim saat
botlarimizi aramak zorunda kalinca sevgili alt ekibimizi sefkatle
aniyoruz. Aksampinari'nda cadira girdigimizde saatler 22:00'yi
gosteriyordu ve biz susuzluktan resmen kurumustuk. Kana kana su icip,
Nurhan'in hazirladigi ama sogumus olan makarnayi yiyoruz. Biraz geyik
cevirmek istiyorum ama herkes sizip kaliyor.
Ve sabah...Herkesten once kalkip mutluluk dansi yapiyoruz herzamanki gibi.
Yildirim, ben ve hala durmayan sumuklerim...
Gelelim anafikrimize:
Bu yazi aslinda bir ozelestiridir. Yaptigim bir buyuk yanlisi, nacizane ogut
Bu yazi aslinda bir ozelestiridir. Yaptigim bir buyuk yanlisi, nacizane ogut
amacli gozler onune serisimdir. Antrenmansiz, formsuz ve ustelik
hasta bir sekilde Parmakkaya gibi bir rotaya umarsizca girmek dagcilik
adina buyuk bir hatadir. Tirmanmayi cok sevmem ve bu tirmanisi cok uzun
suredir istiyor olmam bu hatayi hicbir sekilde hakli kilamaz. Tirmanisi
problemsiz bitirebilmem, onceki tecrubelerimin, cok formda olan
arkadaslarimin ve en onemlisi sansimin sonucudur.
Dagda birseyler yapmayi planlarken sadece hazirliklarimizi gozden gecirmekle
kalmamali, ayni zamanda kemiklesmis dagcilik kurallarini da hatirda tutmaliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder