hisarcik.tripod.com sayfası duruyor ama kazadan beri 5 yıl geçti, pek de münasebet gereğim kalmadığından bu yeni hattı oraya giremedim. Şifre falan kaybolmuş.
Yeni yeni tekrar döndüğüm tırmanışa, hem benim seyahatlerim hem de Kayseri'de tırmanabildiğim tek tük arkadaşlar müsait olamayınca tekrar dört haftalık bir ara girmişti.
Bugün sabahtan vadiye girdik. Şöyle bir yürüyüp, rotaları ziyaret ettik, nostalji yaşadım, güzel duygular aldık ama bu soğuk günde zaten formdan uzak vücutları acımasız hatlarda hırpalamak yerine son geldiğimizde aklımızdan geçen bazı kısa ve kolay (!) hatlara girerek, yeni birşeyler çıkalım ve macera yaşayalım istedik.
Bu hatta önce Oğuzhan Çaylak girdi, biraz erken havlu attı. Ardından ben, aşağıdan zorca olduğunu hissettiğim bölümde, yer yer ipe oturarak ve hiç de hazır hissetmediğim şekilde hattın yarısını yükseldim ama fazlaca ipe oturmuştum ve böyle tırmanmayı sevmediğimden inmeye karar verdim. İyiki de inmişim çünkü ne kadar zor ve süper çürük bir etabın beni beklediğini sonra görecektim.
Ardından birer kahve içtik ve bu sefer gerçekten kolayca bir hattı çıkalım ve yukarıdan inerek ilk hattaki malzemeleri toplayalım diye düşündük.
İpe yukarıya dik çekmek üzere, soldaki rampa yerine dik bir hata girdim ve burası oldukça (rotanın ger kalanıyla tezat) zorluydu.
Hemen sonra aşağıdan da (ve fotoğraflardan da anlayacağınız şekilde) görüldüğü üzere müthiş bir çürüklük başladı. Dihedralimsi yapı sayesinde fena değildim ve hatta -hasta kafa- epey de keyif alıyordum ama çürüklük gerçekten ölümcül boyutlardaydı. Bu nedenle bana hissettirdiği şekliyle rotaya "Dağ Havası" ismini yakıştırdım. Aladağlar'daki çürük, bol tırmanışlı kimi duvarları hatırlatmıştı bana. Ancak Aladağlar'daki hiçbir duvar asla bu kadar çürük olmamıştı. Bir ara Dağ havası yerine acaba "Kuru Ekmek" mi desem diye de düşündüm çünkü kupkuru bir ekmeğin iç yapısında tırmanıyormuşsunuz gibi hissetiren bir rotaydı.
Yukarı çıktım, Oğuzhan yanıma geldi ve yan tarafta kalan malzemelerimizi de almak üzere oradan iniş yaptık. Tırmanış şeklimi beğenmeyip aşağı indiğim noktadan başlayıp yukarı devam eden etap, ben üzerinden inerken bana derin bir oh çektirdi doğrusu! Hem oldukça zor hem de çürüklüğü inanılmazdı. Üst üste yığılmış yassı taşlardan ibaret bir yüzeydi. İyi ki devam etmemişim, vazgeçmek bile başlıbaşına bir mesele olacaktı.
Oğuzhan Çaylak |
Dağ Havası, yaklaşık 20 metrelik, büyük kısmı süper çürük IV derece zorlukta bir rota oldu.
Ben zaten asla tekrar girmem ama tekrar göreceğini de sanmıyorum. Küçük ama çok önemli bir uyarı olarak, IV derece, yani kolay olduğunu düşünerek ısınmak için veya kolay olduğu için girişilecek (acemiler) bir rota değil. Süper çürük!
Keyif aldım mı? Elbette! Tekrar girer miyim? Hayır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder