Geçen yıl Kapadokya Trail'de burkulan bileğim yüzünden dört ay kadar ara vermek zorunda kaldığım koşmaya ilk fırsatta tekrar başlamış, değerli arkadaşım Kerem Topuz'un verdiği antrenman program desteği ile ileri kendi adıma yoluna koymuştum. Hazırlandığım ilk yarış 2017 Aladağlar Sky Trail idi. Geçen yıl bu yarışı bitirmiştim ve bu yıl en azından daha iyi bir süre yapmak umudundaydım. Antrenmanlara harfiyen uyuyordum ve yarış öncesi, antrenman mesafelerini, hacmini, yokuş antrenmanlarını artıracağımız döneme tam gelmiştik ki belirtilerini hissetiğim shin splints nedeniyle, yarıştan iki ay kadar önce bir anda antrenmanı kesmek zorunda kaldık.
Yarışa kadar, durumu görmek için ara ara yaptığım kısa ve yavaş koşular dışında, koşamadım. Yarış günü geldiğinde bacağım, bu açıdan iyileşmiş gibiydi ama antrenman programının en önemli kısmından mahrum kaldığım gibi daha evvelki kazanımlar da baltalanmıştı. Pek işe yarar bir malzeme değildim yani...
Yarış öncesi gece, bir şekilde hiç uyuyamadım. bunun benim için hiç iyi olmadığını biliyordum çünkü bu daha evvel de yaşadığım bir şeydi. Yine de iyimser bir şekilde (ve bu rahatlıkla da mümkündü) başlayıp bitirmeye ve herşeye rağmen de geçen yıldan daha iyi bir zaman yapmaya karar verdim. Kerem'in nasihatini hiç aklımdan çıkarmayarak, yavaş ve kontrollü başlamaya, gücümü yarışın sonlarına saklamaya ve yarışın son çeyreğinde her şeyimi vermeye niyetliydim.
Sabah 04:30'da start aldık, kendimce kontrollü ve yavaşça gidiyordum ama sonradan farkedeceğimiz şekliyle, daha da yavaş olmalıydım. Geçen yıl bir saat gibi ulaştığım Sokullupınar'a 45 dakikada, 3saatte vardığım Çelikbuyduran istasyonuna 2:45'te ulaştım. 3:32'de Emler zirvede ve 4 saatin hemen biraz üzerinde Direktaş'taydım.
Buraya kadar, benim şu anki durumum için daha yavaş gelmeliydim. Bu, yetersiz hazırlık ve uykusuzluk üzerine eklediğim 3. büyük hata idi.
Bu yarışta, daha evvel de gerçek anlamda denemeden GU jel kullanmak üzere yanıma almış ve farkında olmadan tüm enerji ihtiyacını bu jellere yüklemiştim. 4. hata!
Hemen hemen başka hiçbir şey yemedim, sadece bol sıvı aldim ama gerçekten de enerji rezervlerim hızla tükeniyordu. Ben hala farkında değildim.
MTA Tepe altına yaklaşırken performansımdan hiç memnun değildim. Üstelik oramı buramı da, psikolojik şekilde, ağrır gibi hisseder olmuştum. Geçen yıl oldukça rahat, hiç bu şekilde bitmiş gibi hissetmeksizin tırmandığım bu dik yüzeybu yıl müthiş acı verici ve yıkıcı bir etap olmuştu benim için. 6 saat civari ulaştığım zirvesinde, arkadaşım Elif Maviş'e bırakacağımdan bahsettim. O beni yüreklendirmeye çalıştı sağolsun. Evet, devam edebilir bitirebilirdim de ama öylesine yıkık bir haldeydim ki...
Ağır ağır inerken, bırakan başka koşucularla da karşılaştım. Onların problemi bozulan mideleriydi. benim midem sağlamdı ama pek takatim yoktu. Maden Yayla istasyonuna indik, burada da sadece içecek takviyesi vardı ve yiyecekler 4 km ilerideki Karagöl istasyonundaydı. Zaten bırakmıştım ve aç da hissetmiyordum. Biraz dinlenip, ağır ağır Karagöl'e devam ettik. Bu arada bize yetişip geçenler oluyordu haliyle. Karagöl'e ulaşıp yayıldığımda, buranın zaman tahdidine daha yarım saat vardı, devam etsem bitirebilirdim ama çok acı çekerdim ve yaptığım işten nefret etmemeliydim.
Sonra eski dost Rambo (Ramazan Karamık) bizi pickup'ıyla Demirkazık Dağevi'ne ulaştırdı. Saat 15:00 civarlarıydı sanırım. Perişan haldeydim, duş alıp yemek yedim. İnsanlar geliyor ve yarışı tamamlıyordu. Bu yıl, yarım saat da erken başlatılan yarışın toplam süresi de böylelikle uzatılmış ve 12:30' süre ile saat 17:00'de finish olmuştu. Geçen yıla göre bitiren sayısı ve oranı çok daha yüksekti. bunlara şahit olurken insanın içinde bir hayıflanma olmuyor, "ben de bitirebilirdim aslında" düşüncesi geçmiyor değil. Ama sıralanmış büyük hatalarım yüzünden, inat etmemem ve bu işlerden keyif alma zorunluluğunu unutmamam gerekiyordu.
Sonuç:
1. İyi hazırlanamadım ( Yarıştan iki ay önceki sakatlık başlangıcı en büyük etkendi)
2. Onceki gece uyuyamamış olmam önemli bir etken
3. Mevcut şartlarım için yeterince yavaş ve enerji açısından ekonomik olamadım
4. Beslenmede çok büyük yanlışlıklar. Sanırım en büyük faktör de buydu.
Yarışa kadar, durumu görmek için ara ara yaptığım kısa ve yavaş koşular dışında, koşamadım. Yarış günü geldiğinde bacağım, bu açıdan iyileşmiş gibiydi ama antrenman programının en önemli kısmından mahrum kaldığım gibi daha evvelki kazanımlar da baltalanmıştı. Pek işe yarar bir malzeme değildim yani...
Yarış öncesi gece, bir şekilde hiç uyuyamadım. bunun benim için hiç iyi olmadığını biliyordum çünkü bu daha evvel de yaşadığım bir şeydi. Yine de iyimser bir şekilde (ve bu rahatlıkla da mümkündü) başlayıp bitirmeye ve herşeye rağmen de geçen yıldan daha iyi bir zaman yapmaya karar verdim. Kerem'in nasihatini hiç aklımdan çıkarmayarak, yavaş ve kontrollü başlamaya, gücümü yarışın sonlarına saklamaya ve yarışın son çeyreğinde her şeyimi vermeye niyetliydim.
Sabah 04:30'da start aldık, kendimce kontrollü ve yavaşça gidiyordum ama sonradan farkedeceğimiz şekliyle, daha da yavaş olmalıydım. Geçen yıl bir saat gibi ulaştığım Sokullupınar'a 45 dakikada, 3saatte vardığım Çelikbuyduran istasyonuna 2:45'te ulaştım. 3:32'de Emler zirvede ve 4 saatin hemen biraz üzerinde Direktaş'taydım.
Buraya kadar, benim şu anki durumum için daha yavaş gelmeliydim. Bu, yetersiz hazırlık ve uykusuzluk üzerine eklediğim 3. büyük hata idi.
Bu yarışta, daha evvel de gerçek anlamda denemeden GU jel kullanmak üzere yanıma almış ve farkında olmadan tüm enerji ihtiyacını bu jellere yüklemiştim. 4. hata!
Hemen hemen başka hiçbir şey yemedim, sadece bol sıvı aldim ama gerçekten de enerji rezervlerim hızla tükeniyordu. Ben hala farkında değildim.
MTA Tepe altına yaklaşırken performansımdan hiç memnun değildim. Üstelik oramı buramı da, psikolojik şekilde, ağrır gibi hisseder olmuştum. Geçen yıl oldukça rahat, hiç bu şekilde bitmiş gibi hissetmeksizin tırmandığım bu dik yüzeybu yıl müthiş acı verici ve yıkıcı bir etap olmuştu benim için. 6 saat civari ulaştığım zirvesinde, arkadaşım Elif Maviş'e bırakacağımdan bahsettim. O beni yüreklendirmeye çalıştı sağolsun. Evet, devam edebilir bitirebilirdim de ama öylesine yıkık bir haldeydim ki...
Ağır ağır inerken, bırakan başka koşucularla da karşılaştım. Onların problemi bozulan mideleriydi. benim midem sağlamdı ama pek takatim yoktu. Maden Yayla istasyonuna indik, burada da sadece içecek takviyesi vardı ve yiyecekler 4 km ilerideki Karagöl istasyonundaydı. Zaten bırakmıştım ve aç da hissetmiyordum. Biraz dinlenip, ağır ağır Karagöl'e devam ettik. Bu arada bize yetişip geçenler oluyordu haliyle. Karagöl'e ulaşıp yayıldığımda, buranın zaman tahdidine daha yarım saat vardı, devam etsem bitirebilirdim ama çok acı çekerdim ve yaptığım işten nefret etmemeliydim.
Sonra eski dost Rambo (Ramazan Karamık) bizi pickup'ıyla Demirkazık Dağevi'ne ulaştırdı. Saat 15:00 civarlarıydı sanırım. Perişan haldeydim, duş alıp yemek yedim. İnsanlar geliyor ve yarışı tamamlıyordu. Bu yıl, yarım saat da erken başlatılan yarışın toplam süresi de böylelikle uzatılmış ve 12:30' süre ile saat 17:00'de finish olmuştu. Geçen yıla göre bitiren sayısı ve oranı çok daha yüksekti. bunlara şahit olurken insanın içinde bir hayıflanma olmuyor, "ben de bitirebilirdim aslında" düşüncesi geçmiyor değil. Ama sıralanmış büyük hatalarım yüzünden, inat etmemem ve bu işlerden keyif alma zorunluluğunu unutmamam gerekiyordu.
Sonuç:
1. İyi hazırlanamadım ( Yarıştan iki ay önceki sakatlık başlangıcı en büyük etkendi)
2. Onceki gece uyuyamamış olmam önemli bir etken
3. Mevcut şartlarım için yeterince yavaş ve enerji açısından ekonomik olamadım
4. Beslenmede çok büyük yanlışlıklar. Sanırım en büyük faktör de buydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder