28 Temmuz 2010 Çarşamba

Son postama ek...

Biraz duzeltme yapmak istiyorum:

Asagidaki son postamda, ifade seklimin maksadimin otesine gectigini farkettim. Yayinladigim bir yaziyi silmek veya duzenlemek de cok etik gelmiyor, o nedenle buradan kucuk bir aciklama yapmak istiyorum.

Netice itibariyle butun tirmanicilara saygi duyan biriyim. Son postadaki konu da, eninde sonunda geleneksel tirmanis ve tirmanici ile ilgili ve belki de bu kadar sert bir elestiriyi haketmiyor.

Sozu gecen tirmaniciyi sahsen tanimiyor olsam da, asagidaki ifade sekillerim, niyetimin otesinde yanlis anlasilmaya cok musait. Kastim bu degildi.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Artik ekmek zorlu geleneksel tirmanislarda!


Haftasonu kuslar haber getirdi biraz. Dedikodu yaptik.

Soylediklerine gore artik trad rota cikma arzusu insanlari turlu zorlamalara iter olmus. Kazikli Ali Vadisi’nde, once rotayi temizleyen, ustten emniyetli calisan, yetmezmis gibi nereye hangi malzemeyi atacagini da ustten emniyetliyken deneyerek goren, rotada nereyi nasil tutacagi, nereye nasil basacagini tayin icin isaretleme yapan, ondan sonra da bilmem kac derecelik trad rota yaptim diyenler varmis!

Sorsaniz, bir de “dunyadan ornekler” verirler. O ornekler de bence hic tasvip edilmez tabi ama en azindan McLeod bunu E11 derecesinde yapiyor.

Yahu insan ne icin tirmanir? Yaptiginiz baska sporlardan veya tirmanisinin baska kollarindan getirdiginiz “gay aliskanliklarinizi” neden geleneksel tirmanisa tasirsiniz?

Adi ustunde "geleneksel"!

Bu is asagidan yukariya yapilir!
Bu is temiz olmak zorundadir!
Hatta onsight olursa en guzelidir!

Yoksa siz kendinize nasil "trad tirmaniyorum" dersiniz?

Bir tarihte Hisarcik’ta tirmaniyorduk. Yeni bir hatta varimizi yogumuzu ortaya sermistik. Eller sismis, bacaklar Elvis’e baglamisti artik. Derken unlu bir tirmanici arkadas asagidan seslendi: “Nurettin, malzemeleri rotada birakir misin? Bir de ben deneyeyim…”

Allah’tan o arkadas, kendini ispat veya un edinmek icin turlu soytariliklara ihtiyaci olmayan biriydi. Bu olayi sadece komik bir ani olarak hatirladim hep.

Spor tirmanista dereceler yukseliyor ve tirmanicilar o limitlere ulastikca artik hedefsiz kalmaya basliyorlar.
Kisa kayada lif lif sisirilen kol ve omuzlar bir yerden sonra kizlari ve hatta erkekleri :) etkilemekten oteye gitmiyor.

Ee sonra?

Artik ekmek hard trad’de!


24 Temmuz 2010 Cumartesi

.....

Tirmanmiyorum. Deli gibi motosiklete biniyorum. Cok ozluyorum. Suclu hissediyorum. Bir sure daha tirmanamayacagim. Daha kotu hissedecegim.

Ama donecegim, tekrar tirmanacagim.

7 Haziran 2010 Pazartesi

İpek Kule

Aladaglar Emli Vadisi'nin tabanindaki yolda, yillardir taban teperken surekli cevreme bakinir durur, tirmanis alternatifleri arardim. Gozume ilisen "yuzlerce" alternatif icinde, Kaletepe'nin tam karsisina dusen, "kucuk kulecikler" cok sevimli ve cekici gelmekteydi.

Sari Memedin Yurdu'na kurulacak son derece keyifli ve konforlu bir kamptan cikarak bu kulelere gitmek, tirmanmak, ardindan aksam tekrar kampa donup keyif yapmak guzel olurdu.

Uzun bir otobus yolcuguluyla Trabzon'dan gelen Egemen İpek'i aldigim gibi yola cikiyor, sabahin korunde Sari Memedin Yurdu'na ulasiyoruz. Buradan sonra, kulelere cikan yamac da dahil, 25 dakikalik bir yuruyusle kulelerin altina ulasiyor ve asagidan bizi "geeel, gel" diye cagiran en kolay, oldugunu dusundugumuz hatta yanasiyoruz.

Oldukca belirgin ve yoldan da secilebilen bu hafif yatik dihedrali tirmaniyoruz. Tabanindan yukariya (tahmini) 60 m olan bu hatti arkadasim Egemen lider gidiyor, ben de kus civiltilarinin tadini cikararak manzarayi seyrediyorum. Rotanin girisinde, ortasinda ve yukarisinda olmak uzere toplam 3 tane -gorece- zorlu pasaji var. Emniyet imkani bolca var ama ortadaki pasaj biraz psikolojik yeterlilik istiyor. Cunku curuk bir blok barindiran hafif bir gobegin uzerine yukselip, bir sonraki emniyet imkanlarina kadar birkac hamle devam etmek gerekiyor.

Egemen ile yillar once, yine bu vadide tesadufen tanismistik. O gun bugun bircok kez birlikte daga gittik, kaya tirmandik. Egemn her zaman benden bu vesileyle egitim almakta oldugunu soyledi ama bence bu harika bir paylasim ve beraber tirmanmaktan baska birsey degildi.

Bugun, Egemen'in geleneksel tirmanisa gonulden bagli, yurekli bir tirmanici oldugunu goruyorum.

Uzun zamandir tirmanmiyor olmasina ragmen, her ne kadar genelde zor olmasa da, kilitlerinde psikolojik yeterlilik isteyen, belli bir capta degilseniz rahatlikla geri puskurebileginiz, bu rotayi guzelce tirmandi ve beni de cok memnun etti.

Geleneksel tirmanisin olmeyecegine dair umutlarim artti, corbadaki tuzum hosuma gitti.

Tirmanirken yasadigim keyif, zirvede bir karar ile sonuclandi. Sevgili Egemen İpek'in soyismine ithafen, adi sani olmadigindan emin oldugum bu kuleye IPEK KULE rotaya da İPEK YOLU ismini verdim.

Kim gider, tekrar eder bilmiyorum. Ama eger birileri, gidip gormek isterse, hikayesi-cizimi budur ve fotograflari da buradadir.

Tesekkurler Egemen!

28 Mayıs 2010 Cuma

Minimalpinizm

Birkac yil once, bilemiyorum belki de tirmanis dergilerinden biri icin yazmaya basladigim ama asla bitiremedigim bir yazi :)

Detaylandirmaya cok gerek yok, ana fikri gayet belli. Yayinlayayim da araya gitmesin bari :)))



MINIMALPINIZM

Türkiye’de Alpinizm can çekişiyor.

Spor tırmanış çığ gibi büyürken “dağcılık” boş durmuyor elbet. “Dağcı”larımız yurdum volkanlarını tavaf etmeye, Aladağlar’ın keçiyollarını aşındırmaya devam ediyorlar. Elli yıllık rotaları tekrar etmek internet posta listelerine sayfalarca yazı yazmaya sebep oluyor, kar otobanlarında tosbağa misali tırmanmak üniversite kulüplerinde yılın tırmanışı sayılıyor. İnsanlar dağlar yerine onların eteklerine gidiyor, vadilerinde yürüyor ve buna "Alpinizm" diyor.

Dağcılık “tabana” yayılıyor!

Alpinizmle yeni tanışanların yapmaları gereken işleri, geçmeleri gereken yolları –fazla abartmamak gerektiğini düşünsem de- saygıyla karşılıyorum. Zaten sözüm yeni başlayanlara değil. Onların, bu yazıyı okuyup, ders çıkarıp, daha yolun başındayken akıllarını başlarına devşirmeleri ve yollarına ona göre devam etmeleri şart.

Benim sözüm "alpinist" olduğunu iddia ederek ortada gezenlere.

Ve bu yazının amacı, ülkemizdeki Alpinizm kalitesini eleştirmek değil, “Alpinistlerimize” baktığım zaman, canımı yakan, belimi ağrıtan bir sorunu gözler önüne serebilmek.

Dağcılık camiamıza baktığımda sırtımızdaki yükün halen son derece ağır olduğunu görüyorum. Bazı grup ve kişiler optimuma geçmeyi kısmen başarmış görünmekteler ama dünya Alpinizmi optimumdan minimuma atlayalı çok oldu. Başarılı tırmanışları masaya yatırıp, iyice incelediğiniz zaman, sonuca giden şeyin sadece üstün atletik yetenekler ve yüksek fiziksel imkanlar olmadığını görürsünüz. Diğer bütün etkenler çok kaliteli bir organizasyonla birleştirilmiş ve bu hazırlık son derece cesur minimalist kararlarla desteklenmiştir.

Tırmanıcıların karar ve sorumlulukları kendilerini ilgilendirir ancak “neyin ne kadar gerektiği” ile ilgili tabuların da artık yıkılması ve insanların bu duruma bir köşesinden yakınlaşması gerekiyor. Minimalist yaklaşım sadece çok kaliteli, üst düzey ve çıta yükselten tırmanışlarda değil, dağda yapılacak her türlü tırmanış faaliyeti için önemlidir. Unutulmamalıdır ki Alpin tarz yapılan bir işin kalitesini ve değerini, işin ne olduğu kadar nasıl yapıldığı da belirler.

Aslında mantık çok basit: Ne kadar hafif olursanız o kadar, süratli ve rahat olursunuz.

19 Mart 2010 Cuma

BDK Kuzey Kis Tekrari!

Arkadaslar arasinda konusurken cok yerde soyledim. Simdi de yaziyorum:

Hic kimse kusura bakmasin!

Bana gore Turkiye dagciligi ve alpinizminin tarihinde, gecirdigi evrimi gosteren, muhurleyen bir tek tirmanis var:

Buyuk Demirkazik Kuzey Duvari Kis Tirmanisi! Dogan Palut ve Batur Kuruz'un bu muhtesem cikisi o donemden bu yana aklima her geldiginde icimi titretir, tuylerimi diken diken eder.

Baska pekcok iyi is yapilmistir tirmanis tarihimiz boyunca. Baska pekcok is km tasi unvanini da hak etmistir.

Ama BDK Kuzey Duvari'ni kisin cikmak, baska, bambaska birseydir!

Ve bu muhtesem tirmanis, iki yurekli alpinist tarafindan tekrarlandı!

Aykut Turem ve Mustafa Yesildal, 13 Mart 2010 tarihinde basladiklari tirmanisi 15 Mart 2010 tarihinde zirveyle bulusturdular ve 16 Mart gunu de tekrar kampa indiler.

Bu tirmanisi yapabilmek icin, hayatlarinda biriktirdikleri emegin ve zihinlerinde savrulan dusuncelerin nasil oldugunu tahmin edebiliyorum.

Muhtesem bir isin ilk tekrarini yapmakla sadece ust sinif bir is gerceklestirmediler. Ayni zamanda, sadece ilklerin pesinde kosma sevdasina tutulmus zihinlere de muthis bir mesaj verdiler.

Turk tirmanis camiasi, populer isimlerin, populer kulturun, metrelerin, endazelerin pesinde salak oldugu su donemde, yapilan bu ve benzer islerle silkinip kendine donmeli ve "ruhu olan" her ise sahip cikmalidir.

Aykut ve Mustafa!

Beni mutlu ettiniz, gonlumu kazandiniz.

Saygilar sunuyorum...

4 Ocak 2010 Pazartesi

Cingillibesik Kuzey Yuzu Ilk Kis Tirmanisi


2010 kis sezonuna Cingillibesik Kuzey Yuzu’nde merhaba dedik!


Kis dagciligina ozlemle gecen uzun bir aradan sonra tekrar Aladaglar’a donme imkani buldum. Hemde dagda birlikte olmaktan en cok keyif aldigim insanlardan ikisiyle. Boulderhane Ibrahim Akcay Istanbul’dan, buyuk kaptan Yenal Ege’de Bodrum’dan tesrif etmislerdi. Kayseri’de bulusup hazirliklarimizi tamamladik ve Dipsiz Gol tarafi icin yaptigimiz planlari degistirerek Sari Memedin Yurdu’nda kampimizi kurduk. Bu kamptan hareketle, benim iki yil once yilbasi zamani, Eznevit sirtlarinda yururken gozume carpan ve cikmayi istedigim Cingillibesik Kuzey Yuzu’nu deneyebilirdik.


27 Aralik 2009 Pazar gunu, sabah saat 03:30 gibi kampi terkettik ve 3 saatten biraz daha fazla bir sure sonunda Cingillibesik Kuzey Yuzu’nu sagdan sola carpraz bolen, oldukca hasmetli bir kulvar/koridor sisteminin basina varmistik. Buradan baslayan kulvar sistemi oldukca net bir sekilde yuzeyin ust kisimlarindaki bir acikliga kadar yukseliyordu.


Kar, yer yer oldukca derin, hava inanilmaz sekilde ilik ve guzeldi. Tum gun tirmandik ve zirve sirtinin 30 m. kadar altinda, tulumsuz matsiz vaziyette bivakladik.


Ertesi sabah, kalan son etabi da tirmanarak yuzeyi bitirdik. Buradan zirveye gitmemeye karar verdik cunku bu epey zamanimiz alacakti, cok kotu bulutlar uzerimize dogru gelmekteydi ve inisi zirveden sonra yapmaya calismanin bize neye patlayacagina dair hicbir fikrimiz yoktu. Inisi tirmandigimiz yuzeyden yapmaya karar vermistik ve vakit gecirmeden bu ise girismenin onemli oldugunu da anlamistik. Hem Yenal’in da otobusune yetismesi gerekiyordu.


Dogru bir karar verdigimizi, ilerleye saatlerde yagan kar ve iyice igrenclesen zemin yapisi ile anladik.


Bu yüzün ilk kış tirmanisi oldugundan eminiz. Yazinin cikilip cikilmadigini ise bilmiyoruz, daha evvel cikilmamis dahi olabilir.


Netice de, cok sevdigim super arkadaslarimla harika bir haftasonu gecirdim. Tesekkurler beyler!


Fotograflar