27 Kasım 2011 Pazar

Bansko Mountain Film Fest 2011


Bu yil Bansko'ya uzun sureli geldik. Bugun buradaki dorduncu gunumuz, ogleden sonra ayrilacagiz ve geldigimize kaldigimiza degdi diyebilirim. Ustelik kalabalik bir arkadas grubu olarak geldik bu da tum olayi daha eglenceli hale getirdi.

Ote yandan, buraya gelisimizin asil amacina donecek olursak, bu festival gerek filmler, gerekse sunumlar acisindan oncekiler kadar parlak sayilmazdi. Bu kucuk kasabada yapilan film festivalinin onceki yillarda, Walter Bonatti, Reinhold Messner, Alexander Huber (sadece bazilari) gibi isimleri konuk ettigini dusunecek olursak ayni pariltiyi yakalamak da cok kolay olmasa gerek aslinda.

Guzel filmler izledik. Ama bunlar icinde beni en cok etkileyen, Avustralyali tim Cope'un Mogolistan'dan Macaristan'a, eski Mogollarin yaptigi gibi at ustunde ve 3 yildan daha uzun surede gerceklestirdigi seyahatin hikayesi idi. Muthis bir ilham kaynagi!

http://www.timcopejourneys.com/

Bir de Messner ve Bonatti'nin Riccardo Cassin'i evinde ziyaret edislerini gosteren bir film vardi ki, Sandro Filipini'nin bu yapimi gercekten bence cok ozel. Bu film sirasinda Cassin 100, Bonatti 80 ve Messner'de 64 yasindaydi.

Filmler disinda ilgimi ceken ve izlemekten hosnut kaldigim sunumlar arasinda 14 8000'lik sahibi Piotr Pustelnik, Patagonya sevdalisi Ermanno Salvaterra, Himalayalarin '70 li yillarindan bahseden Prof.Wolfgang Nairz (Messner-Habeler'in oksijensiz Everest tirmanislarinda onlarin doktoruydu) ve Tibet'e yuzlerce kez gitmis olan Tamotsu Nakamura'nin tirmanilmamis 270 tane 6000'likten bahsettigi sunumlar gercekten kayda degerdi.



Onun disinda, yine izlemeye deger birkac film haricinde, kendi begenmis Ingiliz/Amerikan yapimlari ve sIkIci jumarlama goruntulerinden baska, fazlaca birsey maalesef yoktu.

Dun aksam kendi aramizda bir kritik yaparken, buyuk dagcilarin gercekten buyuk oldugunu ancak surekli olarak onlari gormenin pek de lezzetli birsey olmadigini soyledim. Ah evet, bir de o yureklere zarar jumar, sabit hat, el ve nefes sesi corbasi. Artik bu menuyu gercekten midem kaldirmiyor. Dunyanin her yerinde, ozellikle Avrupa'da bunca muthis ve kayda deger isim varken, her ne kadar cok cok degerli olsalar da sadece belli isimlere takilip kalmis festivaller eninde sonunda bunaltici oluyor.